Seydişehir Bisiklet Sporları Derneği
İskeledeyim yanımda Kızılkule
Karşımda heybetiyle Toroslar
Dimçayı Vadisi ve safari
Davet eder pikniğe
Diyor şair. Şairi pikniğe bizi ise bisiklet turuna davet ediyor Alanya.” Deniz, kum, güneş; dans müzik, eğlence” der tatilciler tatil beldesi deniz mekanları için. Biz bisikletçiler için 12-14 Ekim 2018 tarihlerindeki tecrübeden sonra bisiklet ve tur da demek Alanya.
Bu sefer altı ay önceden takip etmeye başladık Alanya turunu. Bir bisikletçi keyif alırsa bir turdan sabırsızlıkla bekler diğer yılın turunu. Gerek parkurları, gerek deniz, kum, güneş ve doğal, tarihi mekanlarıyla cezbetmişti bizi Alanya.
2019 yılında 27/29 Eylül’de yapılacaktı tur ve yeni parkurlarıyla arz-ı endam ediyordu. 26 Eylül Perşembe gitti bir grup arkadaş. Ahmet Ustaoğlu, Mustafa Göncü, Hacı Hasan dedem, Süleyman Kılınç, Hüseyin Kara, İbrahim Dağlı ve değerli eşleri, Durdu Dağlı, Serdar Dikici, Ömer Aşçı… Kamp kurmuşlar Kestel’de denizin sıcak koynuna. Ve ertesi gün 27 Eylül’de kahvaltıdan sonra başlamış Sapadere Kanyonu’na hareket. Denizin sıcak koynundan 35 km pedallamışlar Sapadere’nin buz gibi sularına. Yemyeşil orman ve turkuaz billurii suyuyla karşılamış Sapadere arkadaşlarımızı ve doyasıya yüzmüşler soğuk sularda. Dönüş yolunda meydan gelen bisiklet kazası gölge olmuş keyifli geçen günlerine.
28 Eylül sabahı dahil olduk biz bu ekibe. Ömer Aydoğdu, Ali Akış ve Ali Irmak. Bugünkü parkur Dim Mağarası ve Dim Çayı. Yine yemyeşil ormanı yararak tırmanıyoruz Dim mağarasına yaklaşık %15 tatlı eğimli bir yol formda Seydişehirli bisikletçiler için bir keyif oluyor. Asıl keyif muhteşem Dim mağarasında zirve yapıyor. Sıcacık nemli buz gibi mağaraya atıyoruz kendimizi. Sanki başka bir dünyadayız. Mağaradan sonra Dim çayının meşhur restoranlar bölgesine hicret ediyoruz. Öğlen yemeğinden sonra nefes kesen soğukluğuyla ünlü Dim çayında yüzüyoruz. Soğuk su çelikliyor adeta bisiklet sürmekten yorulan bedenlerimizi. Saat 16 civarı tekrar düşüyoruz yollara ve 18.00 civarı kamp alanındayız. Yemeğe kadar, koynunda çadır kurduğumuz Akdeniz’in ılık sularına bırakıyoruz kendimizi. Bedenimiz ılık suyla, ruhumuz bisiklet dostlarımızın tatlı muhabbetleriyle bayram ediyor adeta. Yemekten sonra Hindistan’dan çıkıp tüm dünyaya yayılan “Colorfest” yani renk festivali var diyorlar. Merak ediyoruz. Sahne kuruluyor, gençler dolduruyor alanı yavaş yavaş. Saat dokuza doğru başlıyor colorfest müzik ve danslar eşliğinde. Bizim gençler de coşuyor, kaptırıyor kendi. Sağa sola renkli tozlar atma, birbirini boyama furyasıdır başlıyor. Hepimiz alıyoruz rengarenk boyadan nasibimizi. Açıkçası abartıldığı kadar keyifli bir şey de değil. Bana eğlenmek için insanlar bahane arıyor ve zoraki eğleniyor hissi verdi. Saat 23.00’e doğru yorgun argın atıyoruz kendimizi çadırlarımıza ve dalıyoruz uykulara sıcak kumların yumuşak koynunda.
29 Eylülde bir otelin kafeteryasında muhteşem bir kahvaltı sürprizi yapıyor festival komitesi. Ardından şehir turu. Kızılkule, tersane ve muhteşem Alanya manzarasıyla tamamlıyoruz festivali.
Şairin dediği gibi “Yeniden doğmak için, denize batan güneş / Kıyıda kristal kum, olur ancak sana eş /Bir pencere açılır, sudan mavi göklere/Alanya’da her akşam, aşk dolar yüreklere.”
Yüreğimizi bisikleti ve turu da bahane ederek aşk, sevgi, dostluk ve muhabbetlerle doldurarak veda ediyoruz bir tura daha. Kısmet başka turlara…
Böyle güzel turların artmasını diliyoruz.
Biz de yazın Seydişehir’de böyle bir festival yapacağız inşallah. Festival hazırlıkları sürüyor…